ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

GÜLNAR

MERSİN İLİ GÜLNAR İLÇESİ
GÜLNAR İLÇE TANITIM
gülnar
mersin gülnar
gülnar mersin
Zeyne Türbesi Gülnar İlçesi'nden Mut İlçesi'ne giderken 26 'ncı kilometre de Zeyne (Sütlüce) Kasabası'nda bulunmaktadır. Geniş bir bahçe içinde inşa edilen ahşap çatı örtülü ve ahşap direkli ana geçit kısmına, zaman zaman mezar odaları ilave edilerek inşa edilmiştir. Bahçede ise mezarlar yer almaktadır. Zeyne Türbesi ismiyle bilinen Şeyh Ali Semerkandi Türbesi, Beylikler devri eseridir. Bir küllüye olması gereken yapı gruplarından yalnızca türbe sağlamdır.
Görünüşte psikolojik rahatsızlığı olan hastaların ziyaret ettikleri ve kurban kestikleri türbenin, külliyenin bir parçası olduğuna dair yazılı bir belge bulunamamıştır. Ali Semerkandi ile alakalı bir hikaye anlatılır. Çobanlıkta yapmış olan Semerkandi öğle sıcağında hayvanları susuzluktan ölmek üzere iken, yoldan geçen bir Türkmenin kaba sözleri ile karşılaşır. Buna çok üzülen Semerkandi dua ederek elindeki sopasını kayaların ortasına vurur ve su fışkırır. Hayvanlarını sulayarak susuzluktan kurtarır. Bu yer hala mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
Gülnar'ın tarihi Hititlere kadar dayanmakta, daha sonra da bu bölgeye Asurlular'ın hakim oldukları bilinmektedir. Kısa süreler de İran ve Mısırlılar'ın egemenliğinde kalan Gülnar, daha sonra Romalılar'ın yönetimine girmiştir. Gülnar'ın bugünkü halkı, 1230 yılında Orta Asya Balkaş gölü kıyısındaki Gülnar'dan göç ederek bu çevreye yerleşen Türkmenler'dir. 1461 yılında Silifke ve Mut ile birlikte Gülnar'da, Fatih'in komutanlarından Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlı yönetimine katılmıştır. 1900'lü yıllarda Adana valilik, Silifke mutasarrıflık, Gilindire ilçe, Zeyne (Sütlüce) bucak merkezi iken; Gülnar,Yörüklerin alım-satım yaptıkları (bir adı da Anaypazarı olan) bir köy idi. Gilindire'den yaz aylarında yaylaya çıkan ilçe yöneticileri, Gülnar'ın ilçe olmasını istediler. 3 Haziran 1916 tarihinde yapılan bir törenle Gülnar, resmen ilçe olmuştur.


M.Ö. 7. ve 6. yüzyılda Luwiler'in kral ailesi kenti, M.Ö. 5. ve 4. yüzyılda Persler'in, M.Ö. 3. ve 2. yüzyılda da Mısırlılar'ın garnizonu olarak iskan edilen kale, bir süre terk edilmiş ve sonradan Geç Roma ve Bizans dönemlerinde yerleşim merkezi olarak tekrar iskan edilmiştir. En önemli arkeolojik kalıntıları anıtsal kapısı, tepenin doğu eteğinde bulunan mezar, Pers kabartmaları ile kazı sırasında çıkan ve Silifke Müzesi'nde sergilenen Helenistik Çağ'a ait sikkelerin çıkarıldığı konak kalıntılarıdır. Kayaya oyulmuş mezar odasındaki kitabede, kalenin adı Kirshu olarak verilmektedir. Bu yerleşimle ilgili benimsenen görüş, kale Babil Kralı Neriglissar (M.Ö. 559-556) zamanında Pirindu Kralı Appuashu'ya aitti. Daha sonra Neriglissar tarafından ele geçirilerek yıkıldı.